Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı Eğitim Programı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şu şekilde:
"Türkiye Buluşmaları'yla başlattığımız toplumun farklı kesimleriyle istişare sürecini genişleterek devam ettiriyoruz. Yılın tamamında sanayicilerimizden ticaret erbabımıza, çiftçilerimizden gençlerimize kadar herkesin, tüm vatandaşlarımızın nabzını tutuyoruz. 24 yıldır daima milletin rehberliğinde yürüyen, milletle aynı ufka bakan, milletin rotasından hiç çıkmayan bir siyasi hareket olarak Ekonomi İşleri Başkanlığımızın rolünü bu bakımdan çok önemli buluyorum.
Ekonomi İşleri Başkanlarımız, illerinde sivil toplum kuruluşları ve sektör temsilcileriyle sürekli temas halinde oluyor. Onların teklif ve tenkitlerine kulak kabartıyor, bunları genel merkezimize düzenli olarak raporluyor. Bizde sizden gelen bu bilgiler çerçevesinde hem parti politikalarımıza hem de iktidar olarak attığımız ve atacağımız adımlara yön veriyoruz.
Bizim prensibimiz 24 yıldır hiç değişmemiştir. Milletle inatlaşma olmaz, milletin rızası hilafına iş yapılmaz. Bugüne kadar ne yaptıysak hep bu hassasiyetle yaptık. Başkaları gibi yukarıdan aşağıya doğru dikte eden değil, her kademede istişare eden farklı fikirleri can kulağıyla dinleyen bir yaklaşımla hareket ettik. Bundan sonra da aynı çizgide siyaset yapmaya devam edeceğiz.
Biz aynı zamanda hem düşünen hem proje üreten hem de ürettiği projeleri uygulayan yani sözlerini rafta ve lafta bırakmayan bir kadroyuz. Tam da bize yakışan bir şekilde sadece Türkiye’yi düşünüyor, Türkiye’nin menfaatleri için mücadele ediyor, Türkiye’nin geleceğini inşa ediyoruz.
21. yüzyılı Türkiye’nin yüzyılı yapmaya hedefine kilitlendiğimiz bir süreçte, bu hedefe giden yolun kilometre taşlarını döşüyoruz.
Küresel ekonomi koronavirüs salgınıyla yaşadığı şokun etkilerini hala atlatamadı. Ticaret zincirinin kırılan halkaları henüz tam manasıyla onarılamadı. Dünyada bir ara son 60-70 yılın zirvelerini gören enflasyon ile üretim ve istihdam meselesi birçok ülkenin başını ağrıtmaya devam ediyor.
Batılı ülkeler dahil pek çok yerde enflasyonun endişe kaynağı olmaktan çıktığını söyleyemeyiz. Nitekim bunun işaretlerini yapılan açıklamalarda yakinen görüyoruz. Enflasyonla mücadelede belli bir aşama kaydeden ülkeler dahi, tedbiri, temkini ve teyakkuz halini elden bırakmıyor. Tabii buna bizim coğrafyamızda yaşanan sıcak çatışmaları eklemek gerekir.
Dördüncü yılına yaklaşan Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın ekonomi ve finans piyasalarında yol açtığı tedirginliği hepimiz gayet iyi biliyoruz. Aynı şekilde Amerika ile Çin arasında son günlerde tekrar kızışan tarife gerilimi de küresel ekonomi üzerinde ilave bir baskı oluşturuyor.
Türkiye olarak, böyle bir atmosferde hem ülkemizi çatışmalardan uzak tutmaya hem 6 Şubat felaketinin yaralarını sarmaya hem de ekonomide belirlediğimiz hedeflere ulaşmaya çalışıyoruz.
Dün bölgemizin son 2 yıldır kanayan, en büyük yarası olan Gazze soykırımını durdurma noktasında önemli bir adım attık. Liderler olarak Sharm El Şeyh’te güçlü bir irade ortaya koyduk. Amerikan Başkanı Sayın Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim ile birlikte imzaladığımız ‘Dörtlü Deklarasyonu’nun bölgemizde kalıcı barışa giden yolda yeni bir kilometre taşı olmasını ümit ediyorum.
Bugün Gazze’de buruk da olsa çocukların yüzleri gülüyor. Yardım görevlileri şükür secdesi yapıyor. Anneler iki yıl sonra çocuklarını sokağa yukarıdan bomba yağar korkusu olmadan gönderebiliyor. Sadece bunları görmek bile bizim için bahtiyarlıktır.
Geride 68 bin şehit, 170 binden fazla yaralı, yıkılmış şehirler, paramparça olmuş hayatlar, yetim ve öksüz çocuklar bırakan soykırımın yol açtığı tahribatı ortadan kaldırmak belki de hiçbir zaman mümkün olmayacak. Gazze’nin yeniden ayağa kaldırılması muhtemelen yıllar alacak.
Olayın bir inşa süresi bir de ihya süresi var. Türkiye’nin üzerine burada önemli bir görev düşüyor. Tabii bunu başta Amerika olmak üzere Körfez ülkeleri hep birlikte görüşecek, tartışacak ve bu konuda ne gibi adımlar atacağımızı bir karara bağlayacağız. Ama bütün bunlara rağmen iki yıllık acının, katliamın ve zulmün ardından Gazze’de ateşkesin sağlanmasını çok kıymetli buluyoruz.
Hep beraber Filistin’in yaralarını sarmamız, Gazze’yi yeniden ayağa kaldırmamız ve Gazzeli kardeşlerimize can suyu olmamız gerekiyor. Türkiye olarak bunun için çalışacak, bu anlayışla sürecin her aşamasını yakından takip edeceğiz. Filistinli kardeşlerimizin istikbali için bu süreci sabırla basiretle, dirayetle ve suhuletle yönetmeye gayret edeceğiz.
Arzumuz, dün atılan adımın anlamlı, kalıcı ve adil bir barışla taçlanmasıdır. Hiç şüphesiz bunun tek yolu da 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin Devleti’nin kurulmasıdır.
Enflasyon başta olmak üzere birçok alanda kayda değer sonuçlar aldık. Şüphesiz önümüzde daha kat etmemiz gereken birçok mesele var. Bizim birinci önceliğimiz hayat pahalılığı sorununu kökten çözmektir. Kuraklık, zirai don ve bölgesel krizler gibi kontrolümüz dışındaki engellere rağmen hedeflere ulaşmakta kararlıyız. Depremin yaralarını hızla sarmaya devam ediyoruz.
Hala yüksek seyreden kiralar ve konut fiyatlarıyla ilgili de çok önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz. Bundan böyle kira konusunda işin planlamasını devlet yapacak. Yüz Yılın Konut Projesi adını verdiğimiz bu çalışmayla 81 ilimizde toplam 500 bin sosyal konut inşa edeceğiz. Projemizde şehit yakını, gaziler, emekliler ve üç çocuğu olan ailelere, engelli vatandaşlarımıza özel kontenjanlar ayıracağız.
Bu projemizle ilk kez kiralık konut uygulamasını TOKİ vasıtasıyla hayata geçireceğiz. Sosyal konutların bir kısmını vatandaşlarımıza uygun şartlarla kiralayacak, dar gelirli ailelerimize rahat bir nefes aldıracağız. Konut projemiz sadece sosyal politikalarda değil enflasyonla mücadelede de elimizi güçlendirecek, tek haneli enflasyon hedefine ulaşmamıza katkı sağlayacaktır.
Ekim ayının sonuna doğru bu projemizin detaylarını milletimizle paylaşacağız.
Hükümetimizin üretimi, yatırımı, istihdamı, ihracatı merkeze alan büyüme politikasında hiçbir değişiklik söz konusu değildir. Küresel ekonomideki belirsizliklere, ticaret ortaklarımızdaki düşük büyüme oranlarına rağmen, Türkiye ekonomisi büyümesini sürdürmektedir.
2025’in ilk yarısında yıllık büyümemiz yüzde 3,6 olarak gerçekleşti ve milli gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara yaklaştı. Üretim cephesinde, zirai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç, tüm sektörlerde katma değer artışı oldu. İmalat sanayimiz son 12 çeyreğin en yüksek performansını sergiledi. İşsizlik oranımız 28 aydır tek haneli seviyelerde. Bütün bunları umut verici rakamlar olarak görüyoruz.
Hükümet ve siyaset kurumu olarak bizim asli görevimiz sorunlara çözüm bulmaktır. 23 yıldır hep bunu yaptık, bundan sonra da çözüm üreten biz olacağız. Türkiye’yi başarıdan başarıya koşturacak, Türkiye ile ilgili yeni sevinçleri, yeni rekorları yaşatacağız."
Hibya Haber Ajansı
© Copyright 2025 Su Haber Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.